İsa
Bir zamanlar bu dünyada hiçbir şey yoktu. Balıklar yoktu. Gökyüzünde yıldızlar yoktu. Denizler ve güzel çiçekler yoktu. Her şey boş ve karanlıktı. Ama Tanrı vardı. Tanrı’nın harika bir planı vardı. Güzel bir dünya düşündü ve düşünürken de onu yarattı. Her şeyi yoktan var etti. Tanrı bir şey yarattığında, sadece “Olsun” dedi ve öyle oldu! Işığı yarattı. Nehirleri ve denizleri, otlarla kaplı yeryüzünü, hayvanları, kuşları ve ağaçları yarattı. Son olarak bir adam yarattı ve sonra adam için bir eş yarattı. İsimleri Adem ve Havva’ydı. Tanrı onları çok sevdi. Her akşam onları yaşadıkları güzel bahçede ziyaret etti.
Dostunuz İsa Size O’ndan bahsedeyim. Bu anlatıyı İncil’de okuruz. İncil gerçektir. Tanrı’nın sözüdür. Tanrı dünyayı ve içindeki her şeyi yaratandır. O, göğün ve yerin Rabbidir. Her şeye hayat ve nefes verir. İsa dünyaya küçük bir bebek olarak geldi. Dünyadaki babası ve annesi Yusuf ve Meryem’di. Bir ahırda doğdu ve bir yemliğe yatırıldı. Bazı insanlar İsa’yı sevmiyordu. O’nu kıskanıyor ve hatta O’ndan nefret ediyorlardı. O’ndan o kadar çok nefret ediyorlardı ki, O’nu öldürmek istiyorlardı. Korkunç bir günde İsa’yı çarmıha çivileyerek öldürdüler. İsa yanlış bir şey yapmamıştı ama siz ve ben yanlış şeyler yaptığımız için bizim yerimize ölmesi gerekiyordu.
Size iyi bir haberim var! Size yardım edebilecek biri var. Bu kişi günahlarınızı bağışlayabilir ve size kalıcı mutluluk verebilir. Onun adı İsa’dır. Size O’ndan bahsedeyim. Babası, Tanrı, dünyayı yaratan kişidir. Dünyadaki her şeyi O yarattı. Sizi ve beni yarattı. Tanrı bizi seviyor. O dünyadaki herkesi seviyor. Tanrı bizi o kadar çok seviyor ki, biricik Oğlu İsa’yı bu dünyaya gönderdi. İsa bu dünyadayken hastaları iyileştirdi ve üzgün olanları teselli etti. Kör gözleri açtı. İnsanlara birçok şey öğretti. İsa, Babası’nın size ve bana olan büyük sevgisini anlamamızı istiyordu. Babası’nın sevgisini açıklayan bir anlatı verdi. Bunu Kutsal Kitap’ta, Luka 15:11-24 ayetlerinde okuyabilirsiniz.
Sizin İçin Cevap
Bir gün İsa arkadaşlarıyla birlikte yolculuk ediyordu. Samiriye’de bir köye geldi. Arkadaşları yiyecek almaya giderken İsa dinlenmek için bir kuyunun yanına oturdu. İsa orada otururken bir kadın kuyudan su almaya geldi. İsa kadına, “Bana biraz su verir misin?” diye sordu. Kadın şaşırdı. “Benden su mu istedin?” diye sordu. “Benim bir Samiriyeli olduğumu ve Yahudiler’in bizimle hiçbir iletişimi olmadığını bilmiyor musun?” İsa nazikçe yanıtladı: “Eğer Tanrı’yı ve kiminle konuştuğunu gerçekten bilseydin, benden sana yaşam suyunu vermemi isterdin. Bunu seve seve yapardım.” Kadın şaşkınlıkla İsa’ya baktı. “Efendim,” dedi, “Kuyu çok derin. Çekecek bir şeyiniz yok. Bu yaşam suyunu nasıl çıkaracaksınız?
Herkes bir şeye tapar. Bazı insanlar nesnelere, bazıları bir insana, bazıları bir imgeye ve bazıları da kendilerine tapar. Tanrılarına olan bağlılıklarını çeşitli şekillerde ortaya koyarlar. Çok sayıda insan tanrılarına bağlılıklarını sunarken, yüreklerinde devam etmekte olan bir özlem ve çığlık vardır. Bu insanlar ruhlarının çığlığı için ancak geçici bir rahatlama bulabilirler ve yarınlarıyla yüzleşmek için çok az cesaretleri olur. Geleceğin de geçmişle aynı olması onları hayal kırıklığına uğratır. Hizmet ettikleri tanrı yaşamlarındaki boşluğu dolduramamaktadır. Siz kime tapıyorsunuz? Tanrınız nerede yaşıyor? Yaşıyor mu? Bugün sizin için ne yaptı? Bugün onunla konuştunuz mu? Yüreğinizin çığlığına cevap verdi mi? Neye inanıyorsunuz?